Mimarlar Odası Ankara Şube Yöneticilerine Hapis Cezası
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Şube Sekreteri Nihal Evirgen, Yönetim Kurulu üyeleri Muteber Osmanpaşaoğlu, Ünal Kara, Tuğba Arslan, Ece Yoltay ve Özgür Bayramoğlu hakkında Uluslararası Televizyon Haberciliği dalında JİNTV muhabirine ödül verilmesi nedeniyle açılan dava, 24 Şubat günü sonuçlandı. Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesi, “örgüt propagandası” iddiasıyla Muteber Osmanpaşaoğlu, Ece Yoltay, Tezcan Karakuş Candan ve Nihal Evirgen Kabal’a 1 yıl 8’er ay hapis ve kamu görevinden men cezası verdi. Cezalar ertelendi. Tuğba Arslan ve Mustafa Özgür Bayramoğlu ise beraat etti. Mahkeme, sanıklardan Ünal Kara hakkında hüküm kurmayı ise “unuttu”.
Kararın açıklanmasından sonra düzenlenen basın toplantısında konuşan Avukat Turgut Kazan, şunları söyledi:
“Sıkıyönetim mahkemelerinde, FETÖ’cü yargı zamanlarında görev yapan 60 yıllık bir avukatım. Onlar adildi demiyorum. Doğrusunu isterseniz onların hiçbirinde bu kadar kötüsüne rastlamadım. Nasıl bir anlayışsa adil görünmek için 2 kişi hakkında beraat kararı verildi. Kendilerine öyle not verildiği için Mimarlar Odası Ankara Şubesi hep not edildiği için, not edilenlerin cezalandırılması örneğiyle karşı karşıyayız. Kaçak Saray, AOÇ, TOGO mücadelesinden öfke duyanlar kimlerse onların not ettikleri bir karar verilmiştir. Kararı bile yazamayan bir mahkemeyle karşı karşıyayız. Verdiği kararı sahte bir tutanağa dönüştürerek düzeltmeye çalışan bir mahkemeyle karşı karşıya kaldık. Sanıklardan biri için karar vermeyi unutan bir mahkemeyle karşı karşıyayız. Hüküm fıkrası öyle bir şeydir ki mahkemede ne söylendiyse odur hüküm, ben bunu anladığım ve böyle örneklerle de karşılaştığım için tutanağı almadan çıkmayacağımı söyledim.
Böyle bir yargılama olamaz. ‘Siz dışarı çıkın biz tutanağı sonra size verelim’ diyorlar. 2,5 sayfalık bir şey. Hemen çıkaracaklar, çünkü yeniden yazacaklar, yanlışlarını düzeltecekler, bu kadar önemli bir davada bu kadar yanlış yapılabilir mi? Unuttuklarını, ismi sonradan yazarak hüküm kurmaya çalışacaklarını bildiğimiz için itiraz ettik, ‘yazamazsınız’ dedik. Sanıklar gitmiş, sanığın yüzüne okunmayan karar verilemez. Mahkeme bitmiş, giden sanık için hüküm vermeye kalktılar, biz çok tepki gösterince korktular. Yaptıkları zaten inanılamaz bir şey… Daha sonra yapmaya çalıştıkları da açık bir sahteciliktir. Eklemeye çalıştıkları, ekledikleri bölümü tutanaktan çıkardılar. Dolayısıyla sanıklardan biri için hüküm kurmamış oldular. Biz çıkardıklarına ilişkin tutanak tutulmasını istedik. ‘Oraya bir hüküm düşündünüz, sanık yokken yazmak istediniz’ diyerek tepki gösterince, ‘yazmıyorum, siz tutanak tutun’ dedi. Biz de tutanak tuttuk. Gerçekten 60 yıl meslekte olan bir avukat olarak, Ben FETÖ yargılamalarından sonra oluşturulan yeni düzenlemelere göre Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun o tarihteki Başkan Yardımcısı Mehmet Yılmaz’a ‘FETÖ mahkemelerinden daha kötüsünü yaratıyorsunuz’ demiştim.”